II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİ
SİYASAL, SOSYAL VE KÜLTÜREL ORTAMINA KISA BİR BAKIŞ
Osmanlı İmparatorluğu’nun 17.
yüzyıldan itibaren, siyasal ve sanatsal açıdan
değişim sürecine girmiştir. Bu dönemde, hem yönetimsel hem de geleneksel
sanat görüşünde görülmeye başlanan esas değişim, yenileşme adı altında
incelenen, yüzünü batıya çeviriş olarak da ifade edilebilecek bir durumdur.
Genel anlamda, 17. yüzyıla kadar geçen zamanda yöneten ya da hükmeden
konumundaki Osmanlı İmparatorluğu’ nun
varlığını sürdürebilmesi ve hatta Batı ile dengeyi kurabilmesi için
devlet yöneticilerinin, özellikle maliye ve ordu alanında, hızlı bir ıslahat
hareketine gitmiştir. 1699’da imzalanan Karlofça ve 1718 yılında imzalanan Pasarofça
Antlaşmaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki askeri üstünlüğünü sona
erdirmiş, bununla birlikte yeni bir dış siyaset benimsenerek barış ve denge
politikası güdülmüştür. 1718 Pasarofça Antlaşması’yla başlayıp 1730 Patrona
Halil İsyanı’na kadar süren Lale Devri, Avrupa’yla barış ortamını sağlarken,
batılılaşmanın da askeri ve teknik alanda yenileşme çabaları kapsamında görüldüğü
bir dönem olmuştur. Bununla birlikte öngördüğü maddeler gereği, insan hakları
prensiplerini Osmanlı bünyesindeki halka da tanımak amacıyla girişilen büyük bir
devrim hareketi olan 3 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı, batılılaşma
hareketlerinin ilk resmi/kesin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Osmanlı
İmparatorluğu’nda görülen bu
yeniliklerin temel sebebinin, Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin 1721’de
Osmanlı Sarayı’nın elçisi olarak Paris’e gitmesi olarak belirtilirken,
etkileşimin karşılıklı olduğu da Fransa’daki yansımalardan ve çeşitli modaların
ortaya çıkmasından anlaşılmaktadır